Bize benzeyen, bizi anlayan, sıcakkanlı ve güler yüzlü insanları, tatları ve ezgileri ile hiç yabancılık çekmediğimiz kültüre sahiptir Balkan ülkeleri. Bizi çocukluğumuza kadar götüren bildik kokular ve görüntülerle doludur sokakları… Zamanın durduğu, huzur ve sükûnetin hakim olduğu Balkan ülkelerine hayran kalacak, kalbinizin bir parçasını orada bıraktığınızı hissedeceksiniz. MNG Turizm’in vizesiz Büyük Balkanlar Turu bölgenin en güzelleri Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ı tanıma fırsatı sunuyor. Kurban Bayramı tatilinde bu güzel bölgeyi zengin içerikli bir tatil programı ile ziyaret fırsatını kaçırmayın.
İlginizi çekebilir: En Güzel Kurban Bayramı Destinasyonu: Balkanlar
Priştine
Kosova’nın ortasında Golyak Dağları’nın eteklerinde bulunan Priştine’nin önünde ise Kosova Ovası yer alıyor. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorlu’ğunun himayesinde kalan şehir, özellikle bu dönemden kalma eserleri ile görülmeye değer bir şehirdir. Avrupa’nın en genç başkenti olan Priştina tarihi eserleri, doğal güzellikleri, genç ve dinamik yapısı, mutlaka tadılması gereken lezzetleri ile Avrupa’nın hızla yükselen şehirlerinden biridir. Sultan Murat Camii, Alaca Camii, Harabati Baba Bektaşi Tekkesi ve Granaçitsa Manastırını ise mutlaka Priştine gezi programına alın.
Ohri
Gölü, kiliseleri, manastırları, camileri, Ortaçağ hisarları ile Makedonya’nın en önemli turizm kentlerinden birisidir. Şehrin etrafına kurulduğu Ohri Gölü Avrupa’nın en eski ve derin gölüdür. Aynı zamanda dünyanın en berrak 4 gölü arasındadır. Bu özelliğinden dolayı Mavi İnci olarak adlandırılır. Ohri’de Osmanlı Dönemi ve öncesinden kalan çok sayıda anıt bulunmaktadır. Makedon Devletinin kurucusu Çar Samoil’in göl kıyısına her gün için bir kilise yaptırmasından dolayı günümüze 40 kadar kilise ulaşmıştır. Osmanlı döneminin izlerini ise başta camiler ve diğer yapıtlar yanında taş döşemeli sokaklardaki evlerde bulmak mümkündür.
İlginizi çekebilir: Dost Topraklarda Tarih Dolu Bir Gezinti: Balkanlar
Tiran
Uzun yıllar dünyaya kapılarını kapatan Tiran’ın geçirdiği değişim sizi çok şaşırtacak. Lüks otelleri, ünlü markaların mağazaları ve alışveriş merkezlerinin süslediği caddeler yanında, şehrin eski komünist parti yöneticilerinin kaldığı yasak bölgede popüler barlar yer alıyor. Tiran yaşayan bir şehir, bu nedenle de gece-gündüz sokakları, kafe ve restoranları cıvıl cıvıl ve kalabalıktır. Şehrin en önemli eserlerinden birisi Bizanslılar tarafından MS 500 yılında inşa edilen Petrela Kalesi. Bektaşiliğin merkezi sayılan Tiran’da çok sayıda Osmanlı eseri de bulunuyor. Arnavut ciğeri, kaşkaval peyniri ve lor peynirli biber turşusu ise mutlaka tatmanız gerekenler arasında yer alıyor.
Büyük Balkanlar Turuyla Balkanlar adına gezmediğiniz yer kalmasın!
İşkodra
Arnavutluk Cumhuriyeti’nin en eski yerleşim merkezi olan şehir; iki nehir, bir göl ve Rozafa Kalesi kompleksiyle çevrelenmiştir. Baklava şekli ile mükemmel bir konumu vardır. Şehre adını veren göl balık çeşitleri, kuş türleri ve pelikanları ile Avrupa’nın en zengin doğa alanları arasında ilk sıradadır. Şehir ise minare ve çan kuleleri hoşgörünün temsilcisi gibidir. Şehrin en eski kısmı (Serresh ve Gijadol mahalleleri) yüksek duvarların koruduğu dar sokakları, büyük kapıları ve taş çerçeveli dükkanları ile çok etkileyicidir.
Budva
Karadağ’ın plajları, eğlence hayatı ve tarihi dokusuyla ile en güzel bir şehri. Budva, tarih ve kültürü muhteşem sahillere birleştirmek isteyenler için çok uygun bir rota sunuyor. Tarihi şehir surlarla çevrili ve giriş için sur kapıları kullanılıyor. Şehirde yer alan tarihi yapılar ise çok çarpıcı görüntüler sunuyor ziyaretçilerine. Tertemiz plajları ve çevresindeki restoranlarsa Budva’yı benzersiz kılıyor. Budva şehir surları, St. Stefan Adası, St. Ivan Kilisesi’ni mutlaka ziyaret edin. Budva’nın yöresel biraları ve deniz mahsullerine ise bayılacaksınız.
Mostar
Neretva Nehri kıyısında kurulu olan şehrin en önemli sembolü, şehre adını da veren Mostar Köprüsü’dür. Evliya Çelebi’nin “16 imparatorluk dolaştım, böyle köprü görmedim” sözleriyle hayranlığını anlattığı Mostar Köprüsü’nün inanılmaz bir çekim gücü bulunuyor. Köprünün altından akan Neretva Nehri’nin yeşil rengi ise sizi çok şaşırtacak. Şehrin dar sokakları, Osmanlı döneminden hala ayakta kalan eserlerle dolu. 2005 yılında eski Mostar şehri, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alındı. Dolma, soka ve Boşnak böreğini ise tatmadan dönmeyin.
Saraybosna
Bosna Hersek topraklarının tam ortasında, dağlar arasında bir vadide yer alıyor. Yüksek Dinar Alpleri’nin çevrelediği şehirden 3 nehir geçiyor. Saraybosna bir su ve köprüler şehri gibi. Tarihinde Türkler, Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar ve Yahudilerin bir arada huzur içinde yaşadığı bir şehir olan Saraybosna “Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak anılırdı. Cami, kilise ve sinagogların bir arada bulunduğu ender şehirlerdendir. Tarihi ve doğal güzelliklerini ziyaret yanında yaşadığı korkunç savaşın yaralarını sarmaya çalışan şehrin sokaklarındaki hissedeceğiniz huzur ve umut sizi de çok mutlu edecek. Saraybosna’nın sembolü sayılan Fatih Sultan Mehmet’in de şehre girdiği kapıdan geçtikten sonra Başçarşı, Morica Han, Hüsrev Bey Camii’ni ziyaret edin. Börek, Pirşuta (kuru et) ve Boşnak mantısı ile ziyafet keyfini ise kaçırmayın.
Belgrad
Tuna ve Sava Nehirleri’nin birleştiği platoda kurulu şehir kendine has atmosferi ile diğer Avrupa ülkelerinden çok farklıdır. Her köşesinde farklı kültürlerin adım izlerinin hissedildiği Belgrad tarihi binaları, çeşmeleri, meydanları, müzeleri, tarihi eserleri, zengin kültürel birikimi, yemyeşil ve kocaman parkları, nehir kıyısındaki sayısız kafeleri ile enerjisi hemen hissedilecek bir şehir. Türk döneminin muhteşem oyma tavanları ile süslü Eski Saray’ı, Fatih Sultan Mehmet’in almak için uğruna yaralandığı daha sonrasında Osmanlıların ikmal merkezlerinden olan Belgrad Kalesi görülmeye değer yerleri arasındadır.
Üsküp
500 yıllık Osmanlı mirasının özenle korunduğu şehir, Vardar Nehri’nin iki yakasına kurulu. Nehrin bir yakası kalenin, eski çarşının, cami ve hamamların bulunduğu eski Üsküp, diğer yakası ise büyük binaları, kafeleri ve alışveriş merkezleri ile yeni Üsküp. Şehrin simgesi haline gelmiş Osmanlılar tarafından Vardar Nehri üzerine yapılan Taş Köprü ise bu iki dünya arasındaki bağı kuruyor gibi. Nehir kıyısındaki ağaçlıklı yürüyüş ve bisiklet yolları şehre ayrı bir güzellik katıyor. Rahibe Terasa’nın Evi, Taşköprü, Kapan Han, Çifte Hamamı mutlaka ziyaret edin. Pleskavitsa Köfte ile armut gazozunun tadına bakma şansını ise mutlaka yaratın.